Blog Thumbnail Image

Mükemmeliyetçi Yaklaşım

Her kişilik ve mizaç özelliği gibi mükemmeliyetçilik de genlerimizin ve çevremizin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Anne ve babamızdan aldığımız genler mükemmelliyetçiliğin gelişmesini etkileyebilir, ancak çevresel faktörler daha büyük bir rol oynar. 

Mükemmeliyetçi bakış açımızı  değiştirmenin zor olduğunu biliyoruz. Eğer mükemmelliyetçilik tamamen olumsuz bir davranış biçimi olsaydı, değiştirilmesi de nispeten daha kolay olurdu. Mükemmelliyetçiliğin zaman zaman birçok soruna yol açabildiği gibi bir yandan da pek çok olumlu etksi olduğunu biliyoruz. Genetik mirasımızdan bağımsız olarak yaptığımız seçimler, mükemmeliyetçiliğin hayatımızdaki zararlı etksini değiştirmemize yardımcı olabilir. 

Peki, birisinin sizin için ‘’O tam bir mükemmelliyetçidir’’ veya ‘’ Onun her şeyi mutlaka mükemmel yapması gerekir’’ dediğini duydunuz mu? Ya da çevrenizde sizin böyle nitelendirdiğiniz kişiler var mı? Hepimizin arkadaş ve aile çevresinde mutlaka “mükemmeliyetçi” bir profil bulunur. Aslında hayatımızın her alanında mükemmel olma arzusu yaygındır. Hatta araştırmalar bireylerdeki mükemmeliyet arayışının son otuz yılda artmakta olduğunu gösteriyor.

Mükemmeliyetçi Yaklaşımın Yönetimi 

Etrafımızda mükemmeliyetçi bakış açısı ile davranan kişileri bir yandan yüksek standartlar veya yüksek kaliteli bir ürüne ulaşmaya çabaladıkları için takdir ederiz. Öte yandan, işleri veya görevleri mükemmel yapmak için direten, ama bu arada sonuca kayda değer bir katkı sağlamaksızın işin daha uzun sürmesine neden olacak şekilde detaylara dikkat ettikleri için sinirleriniriz. 

Peki, hepimizin yaşam içinde bu kadar karşılaştığımız mükemmeliyetçilik, çalışan bireyler üzerinde olumlu mu, yoksa olumsuz bir etkiye mi sahiptir? Mükemmeliyetçiliği ve onun birey üzerinde yarattığı etkiyi anladıktan sonra araştırmacıların da cevap bulmaya çalıştıkları soru aynıdır: Mükemmeliyetçilik çalışma hayatında olumlu mu, yoksa olumsuz bir etkiye mi sahiptir? 

Çalışma hayatında bu yaklaşımları yönetebilmek ve dengede tutabilmek adına DISC Teorisi’ne bakıldığında “mükemmelliyetçi yaklaşım” diğer profillere göre en baskın “C- Compliance” bireylerde görülür. 

DISC Modelinde C faktörü yüksek bireyler, verilen işi yüksek standartlarda yapmak isteyen, mükemmeliyetçi olarak tanımladığımız bireylerdir. Bu özelliklerden yola çıkarak, işverenlerin mükemmeliyetçilik beklentisi yüksek C profil bireyleri işe alması avantajlı görünebilir; çünkü C profiller mükemmeliyetçi çalışanlardır ve bu yüzden işlerinde oldukça başarılı olacakları öngörülür. Ayrıca yönetim statülerinde bu özellikleri sayesinde diğer profillere göre daha verimli iş yapabilirler.  

C fakörü yüksek çalışanlar, gerçekten de mükemmeliyetçilikleri ve titiz çalışmalarıyla “kusursuz” sonuçlar çıkarırlar. Ancak uzun süreçte baktığımızda, eğer işveren ve C profil çalışan bireyler  “kusursuzluk” arayışını doğru yönetemezse tükenmişlik ve kaygı gibi semptomlarla karşılaşabilirler. Son yıllarda yapılan araştırmalar, bu nedenle mükemmeliyetçiliğin sanıldığı gibi “mükemmel” sonuçlar ortaya koymayabileceğini, C profil çalışandan “beklenen” mükemmeliyetçiliğin, onun iş stresini daha da artırabileceğini ortaya çıkarmıştır. 

Bu nedenle araştırmacılar, mükemmeliyetçilik beklentisindeki C faktörü yüksek bireylerin standartları ve beklentileri üzerinde yoğunlaşarak kaygı ve tükenmişlik ile ilgili sorunlu semptomları hafifletmeyi önermektedir. Kuruluşlar mükemmeliyetçi eğilimleri azaltacak yöntemleri kullanarak bu çalışanları yönetmeye çalışmalıdır. Örneğin, yöneticiler mükemmeliyetçi C profil çalışanlarına gerçekçi standart ve hedefler vermeli, hatalarını tolere etmelidir. Bunların yanı sıra yüksek mükemmeliyetçilik beklentisindeki C profil çalışanları aşırı izlemekten, onları kusursuzluğa teşvik etmekten kaçınmalıdır.

Buradan yola çıkarak iş hayatında karşımıza çıkan davranış modellerini doğru yönetebilmenin avantajlarını DISC Modeli sayesinde görebiliyoruz. Eğer DISC Teorisine göre çalışanınızın mükemmeliyetçi bir C profil olduğunu bilirseniz, onun mükemmeliyetçi yanını işine en olumlu yanıyla aktarmasını sağlayıp kaygı, tükenmişlik gibi olumsuz yanlarından da uzak tutmayı sağlayabilirsiniz. Böylece hem çalışan huzurlu bir şekilde iş hayatında kendi potansiyelini en üst noktada gerçekleştirebilir hem de iş veriminiz artmış olur.